Bir Pir-i Fani'den İlmin İzzeti



Elazığ'da karlı bir gün... Daha lise öğrencisiyim. Anneannemi bizde kaldığı günün ertesinde evine götürmek ve dershaneye gitmek için elimde defterle otobüs durağında bekliyoruz. Durak dolu olduğundan elimdeki defteri kaldırıma atıp üstüne oturunca anneannemin bana garip bir şekilde baktığını fark ettim. Bir bana bir de üstüne oturduğum deftere bakıyordu. Biraz şaşırdım ve sordum hemen:


-Ne oldu nene?

Gözlerini kısmış bakışlarla ama kızmadan:

-E günah değil sen o defterin üstüne oturdun? Onda yazı yok mu?

Önce gülümsedim tabi, Kur'an öğrendiği için defterdeki yazıları da öyle sandı diye düşündüm. Ama gelin görün ki öyle değilmiş. O efsane kadın öyle bir ders verdi ki bana!

-Yok nene bu dershane defteri Kuran yazısı değil, matematik falan var.

Deyince ardından hiç tahmin etmediğim ve hiç okula gitmemiş anneannemden gelen cevap gerçekten muazzamdı:

-E olsun! Onun içinde de ilim yok mu? O da ilim değil mi?...

Bilgi ve ilim üzerine çok sayıda özlü söz sıralanabilir. Fakat hiçbir tanesi yukarıda yaşadığım olayın etkisini bırakmadı. Gerçekten de sürekli okuyan ve "emrolunduğu gibi" ilim öğrenen insanlar farklı oluyor. Yaşlılıkları bile bir başkadır mesela. "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"

Konu ilim, bilim, medeniyet olunca; TRT'nin hayranlıkla izlediğim "Batıya Doğru Akan Nehir" belgeseline dikkat çekmeden edemeyeceğim. Bu belgeselde görüyoruz ki ışık doğudan doğmuştur. Mezopatmaya' dan Mısıra, Semerkand' dan Buhara'ya, Endülüs'ten Osmanlı'ya uzanan İslam medeniyetini görünce bugünkü halimize acımadan edemeyeceksiniz kanımca. Neden İslam medeniyeti? Çünkü kitabı olan Kuran-ı Kerim'in ilk emri "Oku". Okumak ve öğrenmek bizi ahsen-i takvim yapacaktır.






"Oku" şuurunda günler diliyorum. Saygılar.

Yorumlar

Popüler Yayınlar